Katetmek Nasıl Yazılır? Yanlış Yazanların Yolunu Kat Ede Ede Aydınlatalım! Bazı kelimeler vardır ki insanı kelime dağarcığından çok sabrını test eder. İşte “katetmek” de tam olarak onlardan biri. Yazarken bir anda tereddüde düşersin: “Kat etmek mi, katetmek mi, kat etmek mi acaba?!” Bu yazıda hem bu dilbilgisel bilmecenin cevabını bulacağız hem de biraz güleceğiz. Çünkü hayatta yol kat etmek önemliyse, kelime kat etmek de en az onun kadar önemli. Hazırsan başlayalım. — Katetmek mi Kat Etmek mi? TDK’nın Gözünden Gerçekler Öncelikle bu tartışmanın kaynağını açıklığa kavuşturalım. Türk Dil Kurumu’na göre doğru yazım “katetmek” şeklindedir. Evet, bitişik! Çünkü bu kelime bir…
4 YorumKategori: Makaleler
Kat İrtifakı mı Kat Mülkiyeti mi? Bilimsel Merakla Tapunun DNA’sını Çözmek İnsanlık tarihi boyunca mülkiyet kavramı, toplumsal düzenin temel taşlarından biri oldu. Tarım devriminden sanayi devrimine, oradan da günümüz kent yaşamına uzanan bu yolculukta “toprak kime ait” sorusu kadar karmaşık ve merak uyandıran çok az mesele var. Bugün şehirlerde yükselen apartmanların ve modern yaşam alanlarının kalbinde de benzer bir soru yatıyor: Kat irtifakı mı, kat mülkiyeti mi? Bu yazıda bilimsel bir merakla, ancak herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir dille, bu iki kavramın yapı taşlarını çözüp, hangisinin hangi durumlarda daha mantıklı olduğunu inceleyeceğiz. — Kat İrtifakı Nedir? – Bir Projenin Bilimsel Ön…
4 YorumYavaş Bir Bilgisayar Nasıl Hızlandırılır? Felsefi Bir Bakış Teknoloji ve İnsan: Etik ve Ontolojinin Kesişim Noktası Felsefi bir bakış açısıyla teknoloji, insanlık için hem bir araç hem de bir yansıma olabilir. Bilgisayarlarımız, sadece işlevsel cihazlar olmakla kalmaz; aynı zamanda dünyayı algılama biçimimizi, dünyadaki yerimizi ve hatta varoluşumuzu anlamamıza yardımcı olan uzantılardır. Yavaşlayan bir bilgisayar, yalnızca işlevsel bir sorundan çok daha fazlasını temsil eder. Bu, etrafımızdaki teknolojinin hızının gerisinde kalma hissiyle bağlantılıdır. Bilgisayarın hızını artırma arayışı, bizim zaman, bilgi ve varlık anlayışımızla da ilgilidir. Peki, gerçekten bir bilgisayar hızlandırılabilir mi? Bu soruyu etik, epistemolojik ve ontolojik açılardan ele almak, dijital dünyada…
Yorum BırakKarınca Eve Bereket Getirir mi? Evin Eşiğinde Duran Bir İnançla Sohbet Bu yazıyı, sabah kahvemi içerken mutfak tezgâhından geçen tek bir karıncayı izlerken yazıyorum. İçimden “Hoş geldin küçük yolcu” dedim; çünkü çocukluğumdan beri kulağıma fısıldanan o cümle hâlâ sıcak: Karınca eve bereket getirir. Peki bu söz sadece tatlı bir hatıra mı, yoksa hayatımızı başka türlü kurmamız için bir çağrı mı? Gelin, bu inancın kökenlerine inelim, bugünün dünyasında nasıl yankılandığını konuşalım ve yarına dair küçük ama etkili olasılıkların kapısını aralayalım. Karınca, tek başına “mucize” değil; bereketin, düzenli emek ve dayanışmayla filizlenen bir kültür olduğunu hatırlatan bir işaret. Kökenler: Ritüeller, Masallar ve…
Yorum BırakKarikatürist Ne Anlama Gelir? Toplumsal Dönüşümün Çizgilerini Atan Sanatçılar Bazı kelimeler vardır ki sadece bir mesleği değil, bir duruşu, bir bakış açısını ve bir toplumsal misyonu temsil eder. “Karikatürist” de bunlardan biridir. Sadece gülümseten bir sanatçı değil, düşündüren, sorgulatan, değişime çağıran bir anlatıcının adıdır o. Bugün, karikatüristin ne anlama geldiğini yalnızca bir tanım olarak değil, toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet eksenlerinde birlikte düşünmeye davet ediyorum seni. Çünkü çizgi, bazen bir cümleden çok daha fazlasını söyler. Karikatüristin Rolü: Mizahın Ötesinde Bir Sorumluluk Karikatürist, toplumu güldüren biri değildir sadece; o, toplumun aynasını çizen kişidir. Mizahı bir araç olarak kullanır ama amacı…
Yorum BırakAtölyenin kapısını açtığımda, sıcak fırının nefesi yüzüme vurdu. “Bugün bir dişliyi yeniden doğuracağız,” dedi Zeynep, gözlerinde o herkesin fark edemediği sabırla parlayan ışıltı. Arda ise çoktan tezgâha çizimlerini sermiş, süre–sıcaklık grafiğini duvara iğnelemişti. İkisi de aynı hedefe koşuyordu: karbürizasyon ile çelik yüzeyi sertleştirip, kalbini sünek bırakmak. Bu yazıda, onların hikâyesi üzerinden “Karbürizasyon işlemi nasıl yapılır?” sorusunu hem duyguyla hem mühendislikle anlatıyorum. Karbürizasyon işlemi nasıl yapılır? (Hikâyenin kalbi) Zeynep parmak uçlarıyla dişlinin omzunu yokladı; üretim bandındaki yorulmuş izi sezdi. “Bu parça, yük altında kırılmak istemiyor; yüzü ağır işlere dayanıklı, içi ise esnek kalmalı,” dedi. Arda ona gülümseyip beyaz tahtaya yazdı: Amaç:…
Yorum BırakKarasal İklim Ülkemizde Hangi İllerde Görülür? Donmadan Öğrenmenin En Eğlenceli Yolu 😄 Bir sabah evden çıkıyorsun, güneş pırıl pırıl. “Bugün mont giymeme gerek yok” diyorsun. Beş dakika sonra öyle bir rüzgâr esiyor ki, kulak memelerin bile donma tehlikesi geçiriyor. İşte dostum, o an anlıyorsun ki karasal iklim topraklarındasın! Bugün seni hava durumu uygulamalarından bile daha eğlenceli bir keşfe çıkarıyorum: Türkiye’de karasal iklimin kol gezdiği illere doğru gidiyoruz. Hazır ol, çünkü bu iklim hem soğuk hem sıcak… hem de bol bol kahkaha garantili! — Karasal İklim: Yazın Kavurur, Kışın Dondurur Önce şu iklimi kısaca tanıyalım: Karasal iklim dediğimiz şey, yazları “terliklerin…
Yorum BırakKarabuğday Kaç Saat Suda Bekletilir? “Gece Boyu Islat” Efsanesine Eleştirel Bir İtiraz Karabuğdayı sabaha kadar suda bekletmek… Gerçekten şart mı? Benim cevabım net: Hayır, çoğu zaman gereksiz; hatta doku kaybı ve lapa riski yüksek. Yıllardır tekrarlanan “gece boyu ıslat” ezberi, pratik mutfakta işleri kolaylaştırmıyor—aksine, karabuğdayın kendine özgü taneli dokusunu bozuyor. Gelin, mitleri bir kenara bırakalım; amaç odaklı bir ıslatma stratejisi konuşalım. — Karabuğdayı Neden Islatıyoruz (ve Neden Bazen Islatmamalıyız)? Islatmanın iki iddiası var: pişirmeyi hızlandırmak ve hazmı kolaylaştırmak. Evet, kısa ıslatma bu iki hedefe yardımcı olabilir. Ama “uzun ıslatma” (6–12 saat) her senaryoda işe yaramıyor. Karabuğdayın nişasta yapısı suyu hızla…
8 YorumHüzme mi Huzme mi? Kelimenin Doğru Yazımı Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme Türkçede bazen bir kelimenin doğru yazımı, yalnızca dilbilgisel bir mesele olmaktan çıkar, toplumsal kimlik, kültürel miras ve tarihsel bir tartışma haline gelir. “Hüzme” ve “huzme” de bu türden bir örnektir. Bu yazıda, bu iki yazım biçiminin tarihsel kökenlerini, günümüzdeki akademik tartışmalarını ve toplumsal etkilerini sosyolojik bir perspektiften ele alacağız. Kelimenin Kökeni ve Tarihsel Gelişimi “Hüzme” kelimesi, Arapçadaki “huzme” (حزمة) kelimesinden türetilmiştir ve “demet” anlamına gelir. Bu kelime, 1500 yılından önce yazılmış Kıpçak Türkçesi Sözlüğü’nde ilk kez yer almıştır. Osmanlı döneminde ise Arap harfleriyle yazıldığında “حزمة” şeklinde yazılmıştır [1]. Cumhuriyet…
Yorum BırakDoğanın Sırrı: Karabiber Süt Karışımının Şifalı Dünyasına Yolculuk Sıcak bir sonbahar akşamında annenizin mutfaktan yükselen mis gibi süt kokusunu hatırlıyor musunuz? Belki içine bir tutam tarçın serpilmiş, belki de sadece sade bir bardak süt… Peki ya o sütün içine bir parça karabiber eklemenin yüzyıllardır hem şifa hem de güç kaynağı olarak kullanıldığını biliyor muydunuz? Aslında bu kadim karışım, hem doğanın sunduğu mucizelerden biri hem de modern bilimin de onayladığı bir sağlık iksiridir. Gelin birlikte, karabiber süt karışımının ardındaki hikâyeye ve nasıl yapılacağına dair tüm detaylara adım adım bakalım. — Karabiber ve Sütün Kadim Birlikteliği Karabiber, tarihte yalnızca bir baharat değil,…
Yorum Bırak